21 Ekim 2009 Çarşamba

Che Guevara Üzerine

Devrimci,Doktor,Şair,Ekonomist Che Guevara aramızdan ayrılalı,dünya halkları için silah kuşanmayı bırakalı tam tamına 42 yıl oldu. 39 yıllık kısacık yaşamının en verimli yıllarını sömürüye,zulme,eşitsizliğe ve adaletsizliğe başkaldırarak geçirdi. ancak aynı kişi Kapitalizm tarafından bir meta haline getirildi ve Che Guevara artık 'markalaştırıldı'. yaşamını Kapitalizme karşı durmakla geçiren birinin, Kapitalizmin metası haline getirilmesi oldukça ironik bir durum.

Bu yazıda Metalaştırılan ve alelade bir 'figür' haline getirilmeye çalışılan,Sosyalist Devrimci Che'yi dilim döndüğünce anlatmaya çalışacağım. ideallerini,yapmak istediklerini,yaptıklarını ve yapamadıklarını.. kısaca Che'nin dünya halklarına bıraktığı mirasını.

Arjantinli bir doktor iken Güney Amerikayı baştan sona gezen ve buralardaki yoksulluğu,çaresizliği gören Che,sadece bir doktor olarak o insanlara hiçbir faydasının dokunamayacağını anladı. Che,ilk olarak o gezi sayesinde gördüğü insanlar yüzünden siyasetle ve dolayısı ile Sosyalizmle tanıştı diyebiliriz. ekonomik eşitsizlik ve sömürünün,Kapitalizmin bölge halklarına en büyük armağanı olduğunu gördüğünde,bunu değiştirecek tek şeyin 'devrim' olduğu fikri filizlendi Doktor Che Guevara'da. işe ilk olarak kendi düşünsel devinimini gerçekleştirmekle başladı. Marksizmi inceledi,bunun üzerine kitaplar okuyup araştırmalar yaptı. bu aşamada Guatemaladaki 'Sosyal devrim'e iştirak etti. tarihler 1953'ü gösteriyordu. daha sonra,yani 1955'te Meksikada Fidel ve Raul Castro kardeşlerle tanıştığında hayatının en büyük davasına girişecekti. Che 26 Temmuz Hareketine katılarak Küba devrimi için çalışacaktı..

Nitekim öyle oldu. ancak Che sadece Kübayı değil,tüm dünyayı,tüm dünya halklarını düşünüyordu. 1955'te Meksika'da Fidelle görüşmesinde Fidel'e şunları sordu;
-Geminiz var mı ?
-Yok.
-Paranız var mı ?
-Yok
-Adamınız var mı ?
-Biraz var.
-Sen gerçekten delisin Fidel.
-Biraz delilik iyidir doktor.
-Bu arada benimde bir şeyi belirtmeme izin ver. Kübadaki devrim sonrası bana izin vereceksin,diğer halkların devrimi içinde çalışacağım!
-Sen benden daha delisin Ernesto.

Küba'daki diktatörü devirme planları yaparlarken ellerinde hiçbir şeyleri yoktu. imkansızlıklarla dolu bir maceraya atılıyorlardı belki de. ama içlerindeki inanç tüm imkansızlıkları imkanlı hale getirecek derecede kuvvetli idi. nitekim 1956 yılında, adı 'Granma' olan,döküntü,su alan ve 20 kişilik yata 82 kişi doluşarak Kübaya doğru yola çıktılar. Küba'da karaya çıkar çıkmaz 82 kişilik ekibin neredeyse yarısı yakalandı ya da öldürüldü. içlerinde Fidel,Raul,Camilo ve Che'nin olduğu grup ise 'Sierra Maestra' dağlarına çıkarak diktatör Batistaya karşı gerilla mücadelesine başladı. mücadeleler sırasında Che'nin görevi gerillalarının doktorluğunu üstlenmekti,ancak saldırıya uğradıkları bir sırada,tıbbi malzeme çantası yerine mermi ve silahlara sarıldığında artık Che savaşçı bir gerillaya dönüşmüştü.

Her konuda olduğu gibi savaş ve gerilla stratejileri konularında da kendini geliştirdi. artık yoldaşlar arasında yükselen bir 'savaşçıydı' Che. ve artık ona 'Doktor Che' değil,'Commandante Che'(Komutan Che) deniyordu. Halkın desteği ile Küba devrimi ilerliyordu. Gerillalar çoğalıyor ve hızla Diktatörü yıkmaya doğru adım atıyorlardı. nitekim gerilla hareketi başarılı oldu ve Diktatörün iktidarı devrildi. Amerika destekli diktatör Batista ansızın Dominik Cumhuriyetine kaçtı,artık devrim başarıya ulaşmıştı. askerler ve resmi görevliler teslim olmuşlar,affedilmeyi talep ediyorlardı. halklar sokaklara dökülmüş, diktatör yönetiminin yıkılmasını ve devrimin başarıya ulaşmasını kutluyorlardı.

Artık devrim başarıya ulaştı,"bundan sonra ne olacak?" şeklinde sorulan sorulara Che şu cevabı veriyordu; "Hayır!,Devrimimiz asıl şimdi başlıyor."
İktidarın ele geçirilmesini izleyen süreçte her anlamda devrimci atılımlara imza atıldı. Mahalle komiteleri oluşturuldu,okuma-yazma seferberliği ilan edilip %100 okuma oranına ulaşma hedeflendi,eğitim sistemi değiştirilip çağdaş,devrimci ve ücretsiz eğitime geçildi. konut sorununa çözüm getirildi. işsizlik sorununa büyük ölçüde çare bulundu. üretim artırıldı. toprak reformu yapıldı,topraksız köylülere toprak verildi. Kollektivizasyon çalışmalarına başlandı,"Kollektif Mülkiyet" olgusu yaygınlaştırıldı. bu adımlarda gösterdi ki,artık yönetim halkındı. Küba,Kübalılarındı. Diktatörlük döneminde fuhuş,kumar ve uyuşturucu merkezi olan,halkı ve köylüleri sefil durumda yaşayan Küba artık şahlanarak ayağa kalkıyordu. Onurlu halkın ve devrimcilerin direnişi sömürücü güçleri alt etmişti. sömürücü Kapitalist güçlerin daha sonraki süreçlerde de,Küba devrimini alt etme çabaları Küba halkı tarafından geri püskürtülecek ve Emperyalistler emellerine ulaşamayacaktı.

İmkansızlıklar,imkanlı hale getirilmiş ve hedefler başarılmıştı. bu durumu en güzel açıklayan cümle Che'nin;"Gerçekçi ol,imkansızı iste!" sözü idi.

Yönetimin ele geçirilmesi ve Sosyal,Kültürel,Ekonomik,Siyasal gelişimin hızla sürdüğü dönemde Che,"artık misyonunu tamamladığını ve devrimi diğer ülkelerde gerçekleştirmeye çalışmanın zamanının geldiğini" düşünüyordu. gizlice Küba'dan ayrılan Che,aynı zamanda Küba vatandaşlığından ve tüm resmi görevlerinden de ayrıldı. bir süre nerede olduğu merak konusu oldu. sonra Kongoda ortaya çıktı. yani enternasyonalist devrimci Che,artık Kongo'da devrim için çalışacaktı.

Kongo'da yerel gerillalara katıldı. Çünkü Che,Afrika kıtasını Emperyalizm'in "zayıf halkası" olarak görüyordu ve devrimin burada da başlaması gerektiğini düşünüyordu. yerel gerillalarla birlikte faaliyetler yürüttü. ancak yerel gerillalaların uzlaşmaz tavırları,inatçılığı,inançsızlığı yüzünden bu hareket başarısızlıkla sonuçlanmıştı. Che yenilgiyi ilk defa burada tattı, her ne kadar kendinden kaynaklanmayan sebeplerden dolayı olsa da.
Kongo'dan ayrılışından sonra yine nerede olduğu ve ne yaptığı merak konusu idi. ancak daha sonra Bolivya'da olduğu ve buradaki gerillalarla devrim için çalıştığı ortaya çıktı. şunu da belirtmek gerekiyor ki,Che kongo'da da,bolivya'da da farklı isimlerle çalıştı. Che Guevara adını kullanarak değil,o gerillalardan biri olarak mücadeleye katkı sundu. bu açıdan bakıldığında Che'nin her türlü komplex ve kibirden yoksun olduğu ve ne denli fedakar ve mütavazi bir devrimci olduğunu görebiliriz.

Che Bolivya'da ELN(Bolivya Ulusal Kurtuluş Ordusu) ile birlikte çalıştı. burada örgütün bir dizi başarılı eylemler yapması sonucu dikkatler bu yöne çevrilmişti. Che'nin bolivya'da olduğunun anlaşılması neticiesiyle de Bolivya ordusu büyük operasyonlara başladı. Che buraya geldiğinde,yerli halktan,muhaliflerden ve diğer örgütlerden destek göreceğini düşündü,ancak Che büyük bir yanılgıya düşmüştü. diğer Komünistlerden destek görememesi,halkın sefalet içinde yaşamasına rağmen yine de Che ve devrimci harekete destek vermemesi,Bolivya deneyiminin de karamsarlığa sürüklenmesine sebep oluyordu.
Nitekim bu karamsarlık boşuna değildi. 8 ekimde Bolivya ordusu ve CIA ortak operasyon düzenleyerek bu harekete balyoz indirmek,gerillaları ve özellikle Cheyi öldürmeyi planlıyorlardı. 8 Ekim'de çatışmalar yoğun geçti. gerillalar kuşatılmıştı,kaçacak yerleri,mühimmatları ve destekleri yoktu. ve çatışmalar nihayetinde bir çok gerilla öldürüldü,Che Guevara yaralı olarak ele geçirildi. ele geçirildikten sonra bir okulun odasına kapatılarak burada beklemeye alındı.

Yüreği insan sevgisiyle çarpan bu devrimci yürek yine de boş durmuyordu. okulun öğretmenini yanına çağırtarak ona; "Bu okulun çok kötü durumda olduğunu,burasının çocukların eğitimi için hiç uygun bir yer olmadığını ancak buna binayen hükümet yetkilerinin lüks dairelerde yaşayıp,mercedeslere bindiğini" söylemişti. ve eklemişti;"işte biz bunun için devrim yapmak istiyoruz. açlıktan,yoksulluktan kırılan halkın durumunu iyileştirmek,tüm eşitsizlikleri ortadan kaldırmak ve yaşanılası,insancıl bir düzen yaratmak için savaşıyoruz" demiştir.
Artık ölüm anı yaklaştığında da, ölümün karşısında korkusuzca ve başı dik bir şekilde durmuş,Emilio Zapata'nın da dediği gibi; "dizleri üstünde yaşamaktansa ayakları üzerinde ölmeyi yeğlemiştir". bu kertede Che,Bolivya ordusu ve CIA tarafından yargısız infaz edilerek,kurşunlanarak öldürülmüş,daha sonra cesedi halka sergilenmiş ve bedeni parçalanarak bilinmeyen bir yere gömülmüştür. bedeni ile bu dünyadan ayrılsa da,düşünceleri ve yaptıklarıyla dünyanın ezilen halklarının yegane umut kaynağı olmuştur. Che,kendi de söylediği gibi, "Dünyanın neresinde olursa olsun ezilen insan varsa,yüreğin onlarla birlikte çarpmalı" düsturunu şiar edinmişti.

Che ölümünden bu yana çeşitli maksatlı kampanyaların,manipulasyonların ve bilgi kirliğinin hedefi olmuştur. Batı'da ve yurdumuzda kimi zaman metalaştırılıp içi boşaltılarak zararsız ve apolitik bir 'öge' haline getiriliyor kimi zamanda 'katil diktatör' olarak nitelendiriliyor. talihsiz bir şekilde değişik sol fraksiyonlarca da "küçük burjuva","maceracı reformist" olmakla itham edilmekte ve enternasyonalist olmamakla suçlanmakta. kısaca şu soruyu sormamız gerekiyor; Dünyanın çeşitli bölgelerinde canını ortaya koyarak ezilen halklar için mücadele eden,sömürüye,zulme ve eşitsizliğe baş kaldırarak, devrim için çalışan ve sonunda bunların diyetini canıyla ödeyen biri Enternasyonalist değil ise nedir ?

Che'nin bıraktığı miras herşeyden önce Küba ve Güney Amerika halkının,daha sonra dünyanın tüm ezilen halklarının ve tüm 'yoldaşların' kalbinde ve mücadelesinde yaşamaktadır. ünlü Fransız düşünür ve filozof J.P.Sartre' Che Guevara'yı, "Çağımızın en gerçek insanı" sözleriyle övmüş ve Che Bolivyadayken çeşitli yardımlarda bulunmuştur. Che Guevara'nın kişiliği, düşünsel ve eylemsel edimleri '68 Kuşağı' gençliğinin de esin kaynağı olmuş,bu kuşak tarafından da sahiplenilmiştir. elbette hataları,yanlışları ve eksikleri de olmuştur,kabul. ancak dünya devrim hareketi ve dünyanın ezilen halkları bu koca yürekli devrimciye çok şey borçludur.


O halde yazımızı,Sunay Akın'ın şu güzel dizeleriyle bitirelim;

Dünya böylesine güzel
Olur muydu yine
Diplomasını çerçeveleyip
Para kazanma derdine
Düşseydi dr. Che
Yüreğini dağlara asmak yerine

F.G