5 Temmuz 2009 Pazar

'Solun liberalizmle ve liboşlarla imtihanı'

Geçmişte yapılmış darbelere selam çakmış şimdi ise bir numaralı demokrat ve darbe karşıtı olmuş liberallerin şu sıralar telaşla giriştikleri bir iş var; solun içini boşaltmak ve sınıf ekseninden koparmak. gerçekten de yaptıkları tam olarak budur. bu gayrette olan yazarların fikirlerini okuyunca türkiye 'entelijansiyası' adına derin bir üzüntüye gark oluyorum. bu kadar çelişkili olmamalı, bu kadar 'tarafgirlik' kokmamalı aydınların(!) fikirleri diye düşünmekten kendimi alamıyorum.

Neymiş, 'sol artık marksist donukluktan uzaklaşmalıymış','globalleşen dünyaya ayak uydurmalıymış','sol piyasacılık diye bir kuram geliştirilmeliymiş' ve bunlar gibi bir sürü abukluklar.

Şu çok iyi bilinmeli ki sol elbet donuk olmamalıdır,yeni politika üretmelidir. Ancak türkiye de sol,solun içine bir miktar liberalizm,bir miktar gericilik enjekte edilerek değiştirelemez. eğer öyle olursa bunun adı sol olmaz. sol eğer gerekiyorsa kendisi için gereken dönüşüm ve yenilik enerjisini,özünden yani diyalektikten alır. çünkü sol demek diyalektik demektir. değişim,devinim ve devrim demektir.

60'lı yıllara dönelim biraz, Türkiye sol hareketinde kırılma noktası 60'lı yıllar olmuştur. 1961 anayasasının estirdiği özgürlükçü hava ile sol potansiyel artmaya ve kendine taraftar bulmaya başlamıştır. bunun sonucu olarak TİP kurulmuş işçiler ve gençler bu parti çatısı altında bir araya gelmişlerdir. 1965 yılında meclise 15 milletvekili sokarak büyük bir başarı sağlamıştır. daha sonra TİP içinde yaşanan SD-MDD ayrımı sonrası TİP güç kaybetmiş ve türkiye solu iki kutba bölünmüştür. bir yanda parlementarist bir sosyalizm hedefleyenler diğer yanda milli demokratik devrim hedefleyenler.

Bu iki görüşünde elbet hataları ve eksiklikleri mevcuttu ancak iki görüşte türkiye sol hareketinde önemli bir yere sahiptir. SD görüşündeki TİP legal sol partilerin kuruluşuna ön ayak olmuştur,MDD görüşü ise gençlerin hızla politize olmasına yaramıştır. 1971 muhtırasından 12 eylüle kadar olan süreçte parlementerist sol etkisini yitirmiş ve sol,fokocu,illegal görünüme kavuşmuştu. bunun sebebi ise sola karşı paramiliter kuvvetlerin uyguladığı şiddetin solda meşru müdaafa duygusu yaratmasıydı. bu süreçte sol kendi içinde fraksiyonlara ayrılmıştı ve her oluşum kendi devrim teorisini farklı söylemler üzerinden geliştiriyordu. bu aşamada solu bitirme çabaları çeşitli karşı-propaganda ve katliamlarla perçinlenirken,son darbe 12 eylül olmuştu ve solun üzerinden adeta silindir gibi geçmiştir.


12 eylül sonrası Türkiye 'asmayalım da besleyelim mi' diyenlerle ve 'ton ton' amcalarla hızla liberalleşme ve globalleşme sürecine girdi.(şimdiki liberaller belki de bu yüzden 12 eylül darbesine derin bir sevgi beslemişlerdir,bilemiyoruz) öyle ya,artık büyük bir sol potansiyel yoktu. artık başarıya ulaşmışlardı ve şimdi planlarını harekete geçirmeliydiler.
Buraya kadar bilinen şeyler tamam ama,liberallerin şimdilerde solu 'sınıfsızlaştırma' çalışmalarındaki gaye nedir tam olarak ?

Sormamız gereken soru aslında basittir, sol'la sentez yapmaya çalışarak daha insani mi göstermeye çalışıyorlar vahşi kapitalizmin öz çocuğu olan liberalizmi ? ya da şimdilerde dinci-gericilerle yaptıkları ittifağı yarın kendi yarattıkları ve sol olmayan bir 'sol'la mı gerçekleştirmek istiyorlar ?

Bu ülkede aklı selim herkes bilir ki sosyalist/sol;anti-emperyalist,anti-kapitalist,anti-liberalisttir. sosyalist/sol ezilen halkın,yoksul kesimin ve işçilerin ideolojisidir,sınıf çelişkisinden hareketle siyasi perpektif çizer. ve bu değerler olmadan sosyalist/sol hiçbirşeydir. geçmişte bir çok fraksiyona ayrılan sol görüşlerin temelinde de bu görüşler vardı.

Siz sol'un içini boşaltmaya çalışanlar,gericilerin koltuk değneği olmaya devam edin. sosyalistler sizin oltanıza gelmez, boşa kürek çekiyorsunuz.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder